Monthly Archives: Kasım 2017

İki - Üç Yaşta Sınır Koyabilme
Çoğu aile çocuk gelişiminde sınır koymanın ve yapının önemli olduğunu bilse de, bunu uygulama
konusunda güçlük yaşar. Katı ve cezalandırıcı olmadan nasıl etkili ve tutarlı sınırlar koyulabilir? Çocuk
gelişimi üzerine yapılan araştırmalar, sınırların ancak çocuğa bakım veren, onu duygusal olarak
besleyen bir çevre içinde öğrenilebileceğini söyler. Doğumdan sonraki ilk bir yılda bebekler fiziksel ve
duygusal gereksinimlerinin karşılanması için kendilerine bakım veren kişiye mutlak bir biçimde ihtiyaç
duyarlar.
Dil öncesi dönem olarak adlandırılan ilk bir yılda çocukla ebeveyn (özellikle de anne) arasındaki iletişim
sözel olmayan işaretlere, mimiklere ve seslere dayanmaktadır. Bu dönemde, anne çocuğun jest ve
mimiklerine karşılık vererek ona iletişimin temeli olan ritim ve karşılıklığı öğretir. Bebek bu karşılıklı ilişki
sayesinde kendi davranışlarını ve duygularını da kontrol etmeyi ve düzenlemeyi öğrenir. Sekiz ya da
dokuz aylık bir bebek televizyona doğru emeklerken, bir yanda da annesinin orada olup olmadığına ve
ona nasıl tepki vereceğine bakar.Bu dönemde, çocukların dil gelişimi yeterince gelişmediği için anne ve
baba sınırları her defasında çocuğu fiziksel olarak durdurarak ve “hayır” diyerek anlatır. Bir buçuk yaş
öncesinde kuralların ve sınırların anlaşılması için sık sık pekiştirilmesi gerekir. On dört, on beş aylık bir
çocuğun elektrik prizine doğru gittiğini ve annenin onu “hayır” diyerek durduğunu sık sık görürüz.
Yaklaşık olarak on sekiz otuz ay arasında çocukların sınırlara dair bir fikri olmaya başlarlar. Bu dönemde
çocuklar “hayır” demeyi öğrenirler. Çocukların sınırlara ve kurallara en çok ihtiyaç duyduğu zaman da bir
buçuk üç buçuk yaş arasıdır. Peki neden? İki yaş dönemi çocuğun fiziksel gelişimi kadar duygusal ve
sosyal gelişiminde de çok önemli değişimlerin yaşandığı bir zamandır. Bu döneme gelmiş bir çocuk,
motor becerilerinin gelişimi sonucunda hareket serbestiyeti kazanır; dolayısıyla şimdi kendi bedeni ve
çevresi üzerindeki hakimiyetinde ilk yıla oranla çok daha büyük bir kontrole sahiptir. Dil gelişimi
sayesinde isteklerini de yavaş yavaş ifade etmeye başlar. Daha önce vaktinin çoğunu annesinin
kucağında geçiren çocuk şimdi büyük bir merak duygusuyla keşfetmeye başlar. Bu dönemde çocukların
bitmek tükenmek bilmeyen bir merak duygusu içinde olduğu bilinir. Merak duyguları ve deneme yanılma
yoluyla yaptığı keşifler öğrenmelerine yardımcı olur. Ancak bu sırada, doğal olarak, yapmamaları
gereken şeyleri, gitmemeleri gereken yerlere ve dokunmamaları gereken şeylere de dokunurlar.
Çocuklar bu dönemde büyük bir keşif içindedirler ve bu keşif kendi bedenlerinden, anne-babanın belirli
durumlarda nasıl tepki verdiğine, kendi sınırlarının nerede başladığı ve nerede bittiğine kadar uzanır.
Doğal olarak, bu dönem öfke nöbetlerinin ve tutturmaların da en çok görüldüğü dönemdir. Çocukların bu
dönemde daha talepkar olmaya, anneleri, babaları ya da kardeşleri araya girdiğinde sinirlenmeye
başlarlar. Bu dönemde, sınır ve yapıyla anlayışı bir araya getiren bir yaklaşım çocuğun kendisini
güvende hissetmesini sağlar. Muhakeme kapasitesi henüz yeterince gelişmemiş olan 2 yaş çocuğu için,
basit talimatlar “dur, hayır” etkili olacaktır. Öfke nöbeti sırasında çocuğu fiziksel olarak tutmak ve daha
sonra bir açıklama yapmak en etkili yöntemlerden biridir: “sen kendini tutana kadar seni tutmaya devam
edeceğim” gibi.
Otuz ile kırk sekiz ay arasında çocuklar fikirler arasında bağlantılar kurmaya başlar: “bunu yapmak
istiyorum ama yapmamalıyım”. Bu dönemde çocuklar kendi davranışlarının sonuçlarını anlamaya da
başlar: “bunu yaparsam annem bana kızacak”. Dil ve soyut düşünce becerisi yeterince gelişmiş bir
çocuğa daha ayrıntılı bir açıklama yapmak gerekir: “Bunu her yaptığında ben sinirleniyorum. Böyle
yapmaman için sana yardımcı olabilir miyim?” Sınır koyarken dikkat edilmesi gereken noktalardan biri,
kuralların çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun olması. İkinci bir önemli nokta ise, beklentilerin açık
ve net olması. Kendisinden ne beklendiğini bilmeyen bir çocuk sınır ve kurallara uymak konusunda da
güçlük çekecektir.
Psikolog
Fatma Oğuz